İş Kanunu 8. maddeye göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak
iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden
oluşan sözleşmedir. Sözleşmeler hukuku yönünden bakılırsa iş sözleşmeleri
taraflar arasında sürekli edim oluşturan, karşılıklı borç doğuran
bir sözleşmedir. Taraflardan işveren temel olarak ücret ödeme borcu altındayken
işçinin temel borcu ise iş görmedir. Bunun yanı sıra işverenin
işçinin kişiliğini koruma, eşit davranma, işçileri psikolojik tacize karşı
koruma gibi borçları olmasına karşın işçinin sadakat, özen gösterme rekabet
etmeme teslim ve hesap verme borcu vardır. İş sözleşmeleri işçinin
ölümü, ikale sözleşmeleri belirli süreli sözleşmelerde sürenin sona ermesi
gibi yollarla sona erebilir. İş sözleşmeleri işçi veya işverenin tek taraflı
irade beyanı ile de sona erebilir. Taraflardan birinin iş sözleşmesini sona
erdiren bu irade beyanına fesih bildirimi denir2. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin
sona ermesi bakımından 4857 sayılı İş Kanunu geçerli nedenle
ve haklı nedenle fesih olarak iki yol öngörmüştür. Her iki fesih türünde de
karşı tarafa fesih bildiriminde bulunulması gerekmektedir. Fesih bildirimi
iş sözleşmesini belirli bir sürenin geçmesiyle veya derhal sona erdiren
karşı tarafa yöneltilmesi gereken bir irade beyanıdır3. Fesih bildirimi iş
sözleşmesini sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu hakkın
İş Kanunu 18. maddede geçerli nedenle fesih düzenlemeleri ile 24 ve 25
inci maddelerde haklı nedenle fesih düzenlemeleri doğrultusunda kullanılabilir.
Çalışmamızda geçerli nedenler ile haklı sebepler arasındaki ayrıma
değinildikten sonra işçinin özel yaşamı ve kişiliğinin geçerli nedenle
fesihte için sebep teşkil edip etmeyeceği hususu incelenecektir.
Comments